Dolgu Uygulamaları
Son yıllarda en çok yapılan kozmetik uygulamalarda...
Lazer ışığı temelde radyasyonun yoğunlaşmasıyla güçlendirilmiş bir ışık demetidir ve herhangi bir ışık kaynağından daha yoğun ve şiddetlidir. Normal ışık her yöne dağılırken lazer ışığı dağılmadığından tek bir yere yönlendirilebilmektedir. Bu sayede de küçük bir alana büyük enerji verebilmeyi olanaklı kılmaktadır.
Lazerler farklı dalga boyları içermekte ve deride farklı derinliklere inebilmektedir. Ayrıca dalga boyunun ciltte spesifik hedef aldığı yapılar vardır. Deriye rengini veren bir pigment olan melanini, kırmızı kan hücrelerindeki bir protein olan hemoglobini veya suyu hedef alabilirler.
Lazerler derinin üst tabakalarını ortadan kaldıran özellikte ise ablatif lazerler, değilse ablatif olamayan lazerler olarak sınıflandırılırlar. Fraksiyone uygulama ise lazer ışığının çok sayıda lazer ışığına, diğer bir deyişle bir dizi mikro ışığa dönüştürülerek uygulanmasını sağlayan bir tekniktir. Fraksiyone uygulama sırasında oluşan mikro hasar sütunları arasında hasar görmeyen deri alanları kaldığından, iyileşme süreci çok daha çabuk ve yan etkisi daha az olacak şekilde sağlanabilmektedir.
Teknoloji geliştikçe ışığı yoğunlaştırıp güçlendirip filtreleyerek kullanma olanağı veren cihazlarla da etkili ve güvenli tedavi olanakları yakalanmıştır. BBL (Broad Band Light; Geniş Band Işık) ile 400-1200 nm aralığında dalga boyunda tedavi yapma olanağı yakalanmıştır. Bu cihazlarda filtreler kullanılarak dalga boyları ayarlanabildiğinden su, melanin ve hemoglobini hedefleyen dalga boyları seçilebilmektedir. Böylece aynı cihaz farklı amaçlarla kullanılabilmektedir.
Gerek lazer gerekse BBL tedavileri kullanım amaçlarına göre farklı seans sayı ve aralığında kullanılabilmektedir. Bazen aynı amaçla farklı dalga boyları kullanılabilmekte, bazense başka tedavilerle kombine ya da ardışık kullanılabilmektedirler.
Yıllar içinde lazer ve BBL teknolojilerinde oluşan gelişmeler bu tedavilerin hem daha etkili ve güvenli kullanılmalarına olanak sağlamış, hem de kullanım alanları çok genişlemiştir. Aşağıda en sık kullanım amaçları özetlenmiştir. Ayrıca, bunlar dışında pek çok durum ve hastalıkta da kullanılabilmektedirler.
Cilt Yenileme: Ablatif nitelikteki cihazlarla cildin üst kısmı yok edilerek yeniden yapılandırma süreci başlatılabilir ya da derinin orta tabakası ısıtılarak kollajen üretimi uyarılabilir. Tedavideki amaç cildin daha genç bir görünüme kavuşması, sıkılaşması ve yüzey düzensizliklerinin giderilmesidir.
Epilasyon: İstenmeyen tüy ve kıllardan kurtulmak en sık kullanım alanları arasındadır. Bu amaçla kullanılan cihazlar kılın yapısında yoğun olarak bulunan melanin pigmentini hedefleyen dalga boyundaki cihazlardır. Kıl kökünü hasarlayarak etki göstermektedirler.
Leke Tedavisi: Derideki pigmenti hedefleyerek cilt lekeleri ve ciltteki ton farklılıkları gidermeyi amaçlamaktadır. Bu cihazlar diğer tedavi seçenekleriyle birlikte veya ardışık kullanıldığında daha iyi sonuçlar verebilmektedir.
Dövme Silme: Dövmenin rengine göre kullanılan lazerler değişebilmektedir. Tek renk ve koyu renkli dövmelerde daha iyi sonuçlar alınabilmektedir.
Şarap lekesi Kırmızı Yüz ve Kılcal Damar Tedavisi: Bu amaçla hemoglobini hedefleyerek etki gösteren cihazlar kullanılmaktadır. Damarın büyüklüğüne ve derideki yerleşim seviyesine göre kullanılan cihazların etkinliği değişmektedir.
Stria (çatlak) ve İz tedavisi: Tedavide en zorlanılan durumlardan olan iz ve çatlak tedavisinde gerek ablatif nitelikte olan gerekse deriyi ısıtarak kollajen uyarımı yapabilen cihazlar kullanılabilmektedir.
Derimiz dış ortamla aramızda bir bariyer oluşturan oldukça özellikli bir organdır. Deride herhangi bir nedenle bir hasarlanma oluşursa doğal bir onarılma süreci başlar. Bu onarılma sürecinde kanımızda bulunan trombositlerden salınan büyüme faktörleri anahtar bir öneme sahiptir....
Kök hücreler kendini yenileyebilme ve çeşitli hücre türlerine farklılaşma yeteneğine sahip öncü hücrelerdir. Vücudumuzda herhangi bir nedenle bir hasarlanma oluştuğunda, hasarı onarmak için devreye girerek yeniden yapılanma ve onarma sürecinde öncü rol oynarlar. Bu özelliklerinden dolayı son yıllarda onarıcı tıp alanında kullanımları giderek artmaktadır....