Rozasea (Gül Hastalığı)
Gül hastalığı olarak da bilinen rozasea, en belirg...
Halk arasında alaca hastalığı olarak da bilinen vitiligo, deriye renk veren melanosit isimli hücrelerde hasar oluşturarak deri renginde kayıba (beyazlaşmayla) neden olan bir hastalıktır. Sık görülmekte ve nüfusun yaklaşık %0,5-2'sini etkilemektedir. Hastaların %60'ından fazlasına 30 yaşından önce tanı konulmakta ve yüzde yirmi beşini çocuklar oluşturmaktadır. Her iki cinste eşit olarak görülmekte ve deri tipi ve ırka göre ortaya çıkma oranlarında belirgin bir fark gözlenmemektedir. Koyu deri tipine sahip bireylerde deri renginde açılma hemen fark edilebilmekteyken, açık tenli bireylerde genellikle yaz döneminde güneş maruziyeti sonrası (normal deri alanları bronzlaşıp vitiligo alanları bronzlaşmadığından) daha belirgin hale gelmektedir. Vitiligo patofizyolojisi karmaşıktır ve hala tam olarak anlaşılamamıştır. Genetik yatkınlık, çevresel tetikleyiciler, içsel melanosit anormallikler ve oksidatif stres gibi durumlarla, immun yanıtta oluşan anormallik sonucu meydana gelen otoimmün bir hastalık olarak kabul edilmektedir.
Vitiligo'nun en yaygın şekli olan yaygın vitiligoda vücudun birden fazla bölümü tutulmakta ve çoğunlukla simetrik karekterde farklı büyüklüklerde beyaz lekeler oluşmaktadır. Hastalık vücudun herhangi bir yerinde başlayabilse de parmaklar, eller ve yüz en sık başlangıç alanları olmaktadır. Bazen sadece bu alanlara sınırlı kalabilmektedir. Ama bazen de vücudun tamamına yakınını kaplayacak şekilde genişleyebilmektedir. Daha az sıklıkla vücudun bir tarfında segmental dağılım gösteren bir veya birkaç lezyonla karekterize lezyonlar da görülebilmektedir.
Vitiligo hastalığında deride oluşan beyaz alanlar özellikle koyu derili bireylerde çok belirgin ortaya çıkmaktadır. Ancak açık tenli hastalarda sadece klinik muayene ile vitiligonun tanısı zor olabimektedir. Özel bir mor ışık olan Wood ışığı ile beyaz alanlar çok belirgin ortaya çıktığından tanı kolaylaşmaktadır. Tanıda şüphe duyulan hastalarda deri biyopsisi gerekebilmektedir.
Derimiz dünya olan etkileşimimizde önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle özellikle de görünür alanlarda vitiligo lezyonları olan bireylerde psikososyal düzeyde etkilenme oranı artmaktadır. Yapılan çalışmalar vitiligolu hastaların yaşam kalitesinde önemli ölçüde olumsuz yönde etkilenme olduğunu göstermektedir. Vitiligolu kişilerin düşük özgüvenden muzdarip olduğu, sosyal damgalanma, utanç, yakınlıktan kaçınma, kaygı, depresyon, uyum bozuklukları, korku, intihar düşüncesi gibi psikososyal sorunlar yaşadığı bilinmektedir. Özellikle de ergenlik ve çocukluk döneminde etkilenme daha belirgin olmakta ve kişisel özgüven gelişimi üzerinde kalıcı bir etkiye sahip olabilmektedir.
Vitiligoda tedavi kararı hastalık alt tipi, vitiligonun yaygınlığı, hastalık aktivitesi, hasta tercihi (maliyet ve erişilebilirlik dahil) ve tedaviye yanıt gibi çeşitli özelliklere bağlıdır. Tedavide öncelikli amaç özellikle hızlı ilerleyen hastalarda hastalığın ilerlemesini durdurmak olmalıdır. Eş zamanlı olarak deri rengini eski haline getirmeye çalışmak gereklidir. Sonrasında ise deri rengini korumaya çalışmak ve tekrarlamaları önlemek amaçlanmalıdır. Tedavide topikal ve sistemik kortikosteroidler, kalsinörin inhibitörleri, JAK inhibitörü olan ruksolitinib, fraksiyonel CO2 lazer, excimer ışık-lazer, dar bant ultraviyole B tedavisi, trombositten zengin plazma ve otolog melanositlerin cerrahi transplantasyonu dahil olmak üzere çeşitli topikal, sistemik ve prosedürel tedaviler kullanılmaktadır.
Vitiligoda tedaviye ek yarar sağlamak macıyla özellikle de antioksidan etkisi öne çıkan birçok vitamin, mineral ve besin takviyesi ile çalışmalar yapılmıştır. Şu an için ek bir takviye önermek için yeterli veri yoktur.
Vitiligo sıklıkla alevlenmelerle seyreden kronik bir durumdur ve uzun süreli seyrini tahmin etmek mümkün değildir. Şu an için hastalık aktivasyonunu belirlemek için kullanılabilen bir laboratuvar yöntemi yoktur. Bu nedenle de düzenli takip önemlidir. Yüz lezyonlarında tedaviye yanıt daha iyiyken el ve ayak yerleşimli lezyonlarda tedaviye yanıt daha zor olabilmekte ve daha uzun süreli tedavi gerekebilmektedir. Belirgin renk düzelmesi elde etmek için 6 ila 24 aylık tedavi gerekebilmektedir. Bu konuda uyarılmayan hastaların 1-2 ay içinde tedaviye yanıt alamadığını düşünerek bırakması sık rastlanılan ve istenmeyen durumlardan biridir.
Cilt lekeleri ve tedavisinde kişinin durumuna göre yöntemler kullanılır. Öncelikle bu lekelerin neden oluştuğunu incelemek gerekir. Doğru tanı konulduktan sonra çeşitli tedavi yöntemleri arasından cildiniz için en uygun olanı seçilerek uygulanabilir. Mezoterapi, kimyasal peeling, leke açıcı kremler gibi farklı yöntemler bulunur....
Dermoskopi özel ışık ve büyütme sistemleri içeren bir aletle deriyi daha yakından incelemeye olanak veren bir yöntemdir. Derinin üst ve orta tabakalarındaki çıplak gözle görülmesi mümkün olmayan yapıların görülmesini sağlayarak tanı koyma konusunda ufuk açmıştır. Ayrıca alınan dermoskopik kayıtlar sayesinde mevcut lezyonun objektif verilerle takibine de olanak sağlamıştır. ...